Kongo Demokratik Cumhuriyeti (KDC) ve Ruanda arasında barış anlaşması imzalandı. Bu anlaşma Trump’ın arabuluculuğunda gerçekleşirken imzalar da Washington’da atıldı. ABD’nin arabuluculuk sürecinde sahada aktif rol alan ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’da imza törenine katıldı
KDC Dışişleri Bakanı Thérèse Kayikwamba Wagner ve Ruanda Dışişleri Bakanı Olivier Nduhungirehe tarafından imzalanan anlaşma, taraflar arasında uzun süredir devam eden güvenlik krizine ve özellikle M23isyancı grubunun neden olduğu çatışmalara kalıcı bir çözüm getirmeyi hedefliyor.
Barış anlaşmasının içeriği açıklandı. Tarafların kabul ettiği maddeler şu şekilde:
- Silahsızlanma ve sınır güvenliği: Tüm silahlı grupların, özellikle M23’ün silahsızlandırılması ve bölgedeki askeri varlığın azaltılması.
- Ruanda birliklerinin geri çekilmesi: Kademeli olarak 90 gün içinde bölgeden çekilmeleri planlanıyor.
- İnsani yardım ve yerinden edilen Kongoluların dönüşü: BM öncülüğünde mültecilere ve iç göç mağdurlarına insani erişim sağlanacak.
- Ekonomik iş birliği: ABD desteğiyle, iki ülke arasında madenlerin yasal ticaretine dayalı bir ekonomik iş birliği modeli geliştirilecek.
- Güvenlik izleme mekanizması: Angola’nın daha önceki çabalarına dayalı olarak, tarafların karşılıklı güvenliği sağlayacak bir izleme sistemi kurulacak.
ELEŞTİRİLER VE BELİRSİZLİKLER
Bu anlaşma her ne kadar diplomatik açıdan önemli bir adım olarak değerlendirilse de, bazı uzmanlar sürece M23 grubunun doğrudan dahil edilmemesinin ileride büyük bir sorun yaratabileceğini söylüyor. Ayrıca anlaşmanın, KDC’nin zengin maden yatakları üzerindeki ekonomik çıkarlarla ilişkilendirilmesi de “barış karşılığında kaynak pazarlığı” eleştirilerine yol açtı.
Buna rağmen, ABD ve diğer arabulucular, anlaşmanın uygulanması için taraflara teknik ve mali destek sağlanacağını belirtti. Trump ise imzadan sonra yaptığı açıklamada “Bu, Afrika’nın kalbinde tarihi bir barış için başlangıçtır” ifadelerini kullandı.
ABD’NİN ARABULUCULUK ROLÜ
Washington’da yürütülen görüşmeler, ABD’nin Katar ile birlikte arabulucu olarak devreye girmesiyle 2025’in ilk aylarında başladı. Sürece Trump yönetimi doğrudan dahil olurken, ABD Afrika Özel Temsilcisi Massad Boulos ve Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun da önemli diplomatik çabaları oldu.
Haziran ayının ortalarında taraflar arasında bir çerçeve metin üzerinde anlaşma sağlandı. KDC, 26 Haziran’da Ruanda birliklerinin “derhal çekilmesi” yönündeki talebinden geri adım atarak uzlaşma ortamının önünü açtı. Ertesi gün, yani 27 Haziran 2025’te anlaşma resmi olarak imzalandı.
ÇATIŞMALARIN ARKA PLANI?
Anlaşmanın temelini oluşturan kriz, 2022’den bu yana KDC’nin doğusunda etkili olan ve Tutsi kökenli üyelerden oluşan M23 isyancı grubunun faaliyetlerine dayanıyor. KDC yönetimi, Ruanda’yı bu gruba silah ve lojistik destek vermekle suçlarken, Ruanda bu iddiaları sürekli olarak reddetti.
Çatışmalar 2024’ün sonlarından itibaren şiddetlenmiş, M23, Goma ve çevresinde kontrolü ele geçirerek binlerce sivili yerinden etmişti. KDC, Kasım 2024’te Ruanda ile diplomatik ilişkilerini tamamen kesmişti. Bu süreçte, BM Güvenlik Konseyi de Şubat 2025’te Ruanda’nın destek verdiği tüm askeri unsurların çekilmesi çağrısında bulunmuştu.
KAĞIT ÜZERİNDE BARIŞ SAĞLANDI
KDC ile Ruanda arasında imzalanan bu barış anlaşması, bölgenin uzun süredir devam eden istikrarsızlığını sona erdirmeye yönelik umut verici bir adım olarak görülüyor. Ancak gerçek barışın, yalnızca imzalarla değil, sahada sağlanacak adalet, güvenlik ve yerel halkın katılımıyla mümkün olacağı vurgulanıyor. Uygulama süreci ise önümüzdeki haftalarda netlik kazanacak.