Puntland bölgesinden balıkçı Abdi, “Eskiden her sabah evimize balık getirirdik, şimdi ise hiç avlanamıyoruz” diyerek kıyı kasabalarında yaygınlaşan umutsuzluğu dile getiriyor. Nesiller boyu denizin geçim kaynağı olduğu Somali’de, yerel balıkçılar endüstriyel yabancı gemilerin yasa dışı faaliyetleriyle mücadele ediyor.
Uzmanların tahminlerine göre, Somali her yıl yasa dışı balıkçılıktan yaklaşık 300 milyon dolar kaybediyor. İlginç olan ise bu kayıpların büyük kısmının, aynı zamanda bölgeye kalkınma yardımı sağlayan ülkelerin gemileri tarafından gerçekleştirilmesi. Topluluk liderleri, bu paradoksun yerel halkın devlete olan güvenini zedelediğini ve barış inşası çalışmalarını olumsuz etkilediğini belirtiyor.
EKONOMİK ÇÖKÜŞÜN TOPLUMSAL ETKİLERİ
Denizden geçimini sağlayamayan balıkçıların yaşam mücadelesi, bölgedeki sosyal krizleri tetikliyor. Yoksulluğun derinleşmesi, korsanlık faaliyetlerinde artış ve genç nüfusun umutsuzlukla Avrupa ve Körfez ülkelerine tehlikeli göç yollarına yönelmesine sebep oluyor. 2000’li yılların başında zirve yapan ve azalsa da tamamen bitmeyen korsanlık, bu ekonomik sömürünün çaresiz tepkisi olarak ortaya çıkmıştı.
Aden Körfezi’nde artan askeri devriyeler korsanlığı kısmen önlerken, yerel ekonomilerin çöküşüyle ilgili temel sorunları çözmeyi başaramadı. Sahil toplulukları savaş gemileri değil, uzun vadeli çözümler talep ediyor: adil balıkçılık lisansları, yerel halkın deniz kaynaklarını denetlemesi ve gençler için mesleki eğitim programları.
DÜNYADAN ÖRNEKLER: TOPLULUK TEMELLİ DENİZ KORUMA MODELLERİ
Sri Lanka ve Malezya gibi ülkelerde, Japonya gibi bağışçı ülkelerin desteğiyle uygulanan topluluk bazlı deniz koruma projeleri hem balık stoklarının iyileşmesini sağladı hem de kıyı yaşamını canlandırdı. Somali’de ise “Badweyn” adlı kıyı haritalama ve veri paylaşımı projesi, deniz kaynaklarının şeffaf yönetiminde umut verici sonuçlar sunuyor.
Hobyo’dan bir genç aktivist, “Biz yardım istemiyoruz, sürdürülebilir iş imkânları, denizlerimizi koruyacak araçlar ve sesimizi duyacak liderler istiyoruz” diyerek sahil topluluklarının taleplerini özetliyor. Uzmanlar da yardımdan çok, stratejik yatırımların gerekliliğini vurguluyor. Küresel gündemin göç ve deniz güvenliği üzerine yoğunlaştığı bu dönemde, Somali kıyılarının durumu hem önemli bir uyarı hem de çözüm için bir fırsat teşkil ediyor. Değişim olmazsa, binlerce insan kıyılarını, kültürlerini ve geleceklerini terk etmek zorunda kalacak. Dünya, Somali denizlerini sömürülecek bir kaynak olarak değil, korunması gereken bir miras olarak görmeye başlamadığı sürece bu trajedi devam edecek.