Afrika’da yurt dışında eğitim hayali kuran öğrencilerin aklına artık ilk olarak ABD gelmiyor.
Birçoğu için yeni adres: Çin.
Trump yönetiminin uluslararası öğrencilere yönelik vize uygulamalarını sıkılaştırması, ABD’nin dünya çapındaki eğitim cazibesini zedeleme riski taşıyor. Fakat Afrika’da on binlerce öğrenci için bu dönüşüm zaten çoktan başlamıştı. Son on yılda kıtanın dört bir yanındaki öğrenciler, İngiltere ve ABD gibi ülkelerdeki prestijli üniversiteler yerine Çin’i tercih etmeye başladı. Burs olanakları, düşük eğitim ve yaşam maliyetleri ile vizeye daha kolay erişim fırsatı bu tercihte etkili olan faktörlerden bir kaçı.
Afrika, dünyanın en genç ve en hızlı büyüyen nüfusuna sahip. Batı ve Asya’daki zengin ülkeler hızla yaşlanırken, Afrika’da genç iş gücüne duyulan ihtiyaç artıyor. Ancak Afrika’da mevcut üniversiteler tüm bu gençleri eğitmek için yetersiz. Çin ise, ABD’nin kıtadaki diplomatik, askeri ve insani etkisini azaltmasıyla doğan boşluğu eğitim yoluyla doldurmak için harekete geçti.
Çin Komünist Partisi, Afrika’nın gelecek nesil liderlerini eğitmeyi “yumuşak güç” stratejisinin önemli bir ayağı olarak görüyor. Bu sayede, Çin’in siyasi ve ekonomik modeli gelişmekte olan dünyaya örnek olarak sunuluyor. Ve bu strateji şimdiden meyvelerini vermeye başladı.
Çin’de eğitim gören Afrikalılar artık ülkelerindeki hükümetlerde görev alıyor, Huawei gibi Çinli şirketlerin Afrika’daki varlığını destekliyor, kültürel köprüler kuruyor, Mandarin öğretiyor ve Çin mutfağını tanıtıyor. Çin-Afrika ilişkilerini izleyen uzman Hannah Ryder’a göre, Çin’in Afrika için adeta bir “eğitim otoyolu” kurduğunu vurguluyor. Bu model hem Çin’in hem de Afrika’nın kazançlı çıktığı bir iş birliği olarak parlıyor.
2018’de Çin’de okuyan Afrikalı öğrenci sayısı 81 bini aştı. 2013’te bu sayı 37 bindi. Aynı dönemde ABD’deki Afrikalı öğrenci sayısı 55 bine, İngiltere’deki ise 68 bine ulaştı. (Fransızca konuşan Afrikalı öğrenciler hâlâ Fransa’yı tercih ediyor.)
Pandemi nedeniyle bu sayı bir süre düşmüş olsa da, seyahat kısıtlamalarının kalkmasıyla toparlandı.
Bazı bölümlerde eğitim dili İngilizce olsa da, öğrenciler günlük hayatlarını kolaylaştırmak için genellikle Mandarin eğitimi de alıyor. Ayrıca, Çin üniversiteleri doğum oranlarındaki düşüş nedeniyle yaşanan öğrenci açığını da Afrika’dan gelenlerle telafi etmeyi umuyor.
2022 yılında, Afrikalı öğrencilerin ABD’ye yaptığı vize başvurularının yarısından fazlası ( 28 binden fazla) reddedildi. Öğrenciler, eksik belgeler, yetersiz maddi kaynaklar ve ülkeye geri dönüp dönmeyeceklerine dair şüpheler nedeniyle red aldıklarını söylüyor.
Geçtiğimiz ay ABD Dışişleri Bakanlığı, yabancı öğrencilerin sosyal medya hesaplarını taramak için mülakatları durdurduğunu açıkladı. Bu yeni uygulamalar, zaten kırılgan hale gelen uluslararası öğrenci hareketliliğini daha da zora sokabilir. Başkan Trump, geçtiğimiz Çarşamba günü Harvard’a gelen yeni öğrencilerin vizelerinin askıya alınacağını duyurdu ve mevcut yabancı öğrenciler için de vizelerin iptali konusunda Dışişleri Bakanı Marco Rubio’ya talimat verdi.
Georgetown Üniversitesi’nden Prof. Ken Opalo’ya göre, bu tür kararlar Amerikan üniversitelerinin ekonomik sürdürülebilirliğini, araştırma kapasitesini ve küresel itibarını baltalayacak. Ayrıca bu durum, öğrencileri Çin gibi alternatif ülkelere yönlendirerek, ABD’nin kültürel etkisini de zayıflatacak.
“Dünyanın elitleri ABD’de eğitim alıp, Amerikan değerlerini ve yaşam tarzını tanıma fırsatı buluyordu” diyen Opalo, “Bu bağ, ülkelerine döndüklerinde ABD’ye karşı bir yakınlık yaratıyordu. Bunu kaybetmek, Amerika’nın yumuşak gücünü de kaybetmesi demek.”
Ganalı Helen Dekyem, Çin’in uygun fiyatlı bilim ve mühendislik programlarından biri olan klinik eczacılık bölümüne kısmi bursla kabul edildi. ABD’deki aynı eğitim için yılda on binlerce dolar ödemesi gerekirken, Çin’de sadece birkaç bin dolara bu eğitimi tamamladı. Dekyem,“Gelecek Çin’de” diyor ve bu ay mezun oluyor.
Son 20 yılda Çin, Afrika’nın en büyük ticaret ortağı ve kreditörü haline geldi. Demiryolları, otoyollar inşa etti; medya, teknoloji, askeriye ve madencilik alanlarında etkisini genişletti. Afrika liderlerini düzenli olarak Pekin’de ağırlıyor, binlerce Afrikalı yetkiliyi tarım, bilim ve askeri alanlarda eğitiyor.
Bu eğitim diplomasisi stratejisi, Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği’nin izlediği politikayı andırıyor. O dönem Sovyetler, Afrika’dan öğrenci kabul ederek yıllar sürecek bir etki kurmuştu. Opalo’ya göre: “Ne kadar çok Afrikalı Çin’de okur, Çin sistemini tanırsa; Çin o kadar ‘varsayılan ortak’ haline gelir.”
ÇİN BENİ AFRİKALI YAPTI
ABD, bir dönem Afrika’nın eğitiminde çok daha etkiliydi. 1950’lerin sonunda, Afrika ülkeleri bağımsızlık yoluna girerken, ABD bu ülkelerdeki eğitim açığını kapatmak için büyük çaba gösterdi. J.F. Kennedy’nin başlattığı hava köprüsü programı ile yüzlerce Afrikalı öğrenci ABD’deki üniversitelere gönderildi.
Bu öğrenciler arasında eski ABD Başkanı Barack Obama’nın babası ve Nobel ödüllü Wangari Maathai da vardı.
Aynı dönemde Çin de benzer burs programları başlattı. Ancak bazı öğrenciler müfredatın sosyalist yapısından memnun kalmadı. 1960’ların ortasında Çin’de üniversiteler kapandı ve Afrika’dan öğrenci alımı durdu. 1980’lerden itibaren Çin, Afrika ile yeniden uzun vadeli ilişkiler kurmaya başladı.
2013’te Xi Jinping ilk kez kıtayı ziyaret ettiğinde Çin’deki Afrikalı öğrenci sayısı 33 bini aşmıştı.
Birçok öğrenci için Çin’e gitmek, sadece başka bir ülkeye adım atmak değil, ilk kez yurt dışına çıkmak anlamına geliyordu. Çoğu ilk kez diğer Afrika ülkelerinden insanlarla tanıştı. Bugün Çin’deki Afrikalı öğrenciler, WeChat’te Zimbabwe müzikleri, Uganda sanatı paylaşarak bağ kuruyor; Çin’in internet sansürünü tartışıyor. Bazıları yemek tarifleri, moda önerileri ve şehir rehberleri paylaştıkları web siteleri kurdu.
Ruandalı girişimci Norbert Haguma, Çin’de on yılı aşkın süre yaşadı. Afrikalı öğrencilerle tanışmanın kendisinde kalıcı bir Pan-Afrikan bilinç oluşturduğunu söylüyor: “Çin’e bir Ruandalı olarak gittim ama Çin beni Afrikalı yaptı.”
Ancak Çin’de siyah olmak her zaman kolay değil. Ganalı David Prah, 2016’da tam bursla Çin’e doktoraya gitmişti. Toplu taşımada yanına oturanların yer değiştirmesi ya da yüzünü örtmesi onu derinden yaralamış. ”İkinci sınıf vatandaş gibi hissettirdi” diyor. “Bu yaşananlar Çin’in uyguladığı eğitim diplomasisiyle çelişiyor.”
AFRİKA’YA DÖNÜŞ
Bazı mezunlar başka ülkelere yönelirken, bazıları kıtalarına geri dönerek Çin’deki eğitimin önemini yaymaya çalışıyor.
Faith Mworia, Kenya’da Çin dili öğretmenleri derneğinin başkanı. Bölgedeki nadir özel Çin dili eğitim merkezlerinden birini kurdu. Bugüne dek yüzlerce kişiye Çin’de eğitim, iş veya seyahat için Mandarin öğretti.
Kenya genelinde dil yarışmaları düzenliyor, öğrencilerine Çin yemekleri pişirmeyi öğretiyor, Çin bayramlarının nasıl kutlanacağını anlatıyor. Son olarak, Nairobi’deki Kibera banliyösünde bir lisede gönüllü ders verdi. “Çin buradayken bizim gençlerimizi hazırlamamız gerek.”
“Afrika’nın en parlak gençleri, nasıl bir dünyada yaşamak istediklerine kendileri karar verebilsin diye.”