Afrika genelinde düşünürler, sanatçılar ve eleştirmenler, otantik Afrika sanatının kıtanın kalkınması ve yeniden doğuşu için kilit rol oynayabileceği fikri etrafında birleşiyor. Kültürel aktivist ve araştırmacı Jeannot Gabin Ngue,
“Sanat temelde insan hayatının kutsal bir ifadesidir,”
diyerek, sanatın yalnızca bir estetik değil, bilinç oluşturan bir araç olduğunu vurguluyor. Descartes’ın “Düşünüyorum, öyleyse varım” anlayışından yola çıkan Ngue, sanatın bilinci besleyen ve geleceği şekillendiren bir düşünsel çerçeve sunduğunu savunuyor. Ona göre sanat, özellikle genç Afrikalılarda düşünsel bir kıvılcım yaratabilir ve onları daha kapsayıcı, yenilikçi ve gelişmiş bir Afrika inşa etmeye teşvik edebilir.
GÖRÜNENİN VE GÖRÜNMEYENİN SANATSAL DİLİ
Ngue, tezini Eski Mısır hiyeroglifleri olan Medou-Neter’e dayandırıyor ve bu sembollerin hem görüneni hem de görünmeyeni temsil ettiğini ifade ediyor. Günümüz sanatçıları arasında ise Jean Michel Dissake Dissake’nin “piktoskültür” (resim ve heykelin birleşimi) adını verdiği sanatı özellikle ilham verici buluyor. Dissake’nin eserleri, Afrika kültürünü ve kimliğini yücelten evrensel bir vizyon sunuyor. Kamerun’da yayımlanan bir ulusal gazeteye göre, Dissake’nin bazı eserleri arkeolojik bir boyuta da sahip.
Ngue’ye göre sanatsal yaratımın kalkınmadaki potansiyeli, klasik sanat biçimlerinin çok ötesine geçiyor. Resim ve heykelin yanı sıra şehir müziği gibi çağdaş sanat türlerinin de aynı derecede dönüştürücü güce sahip olduğunu savunuyor.
“Afrika’da geleneksel toplumlar ilahi ve ruhani olana sıkı sıkıya bağlıdır. Bu nedenle sanat, aklın, ahlakın, estetiğin ve değerlerin bel kemiğidir,”
diyen Ngue, sanatın kıta için asli bir yapı taşı olduğuna inanıyor. Bu doğrultuda çalışan düşünce kuruluşlarından Sematawy Liberty Ankh, sanatı bir bilinç uyandırma aracı olarak tanımlıyor ve destekten yoksun kalan sanatçılara alan açmayı amaçlıyor.
SANATIN İLETİŞİM GÜCÜ
Togolu görsel sanatçı Espoir Fadu da sanatın hem ifade hem de farkındalık uyandırma işlevinin Afrika’nın kalkınması açısından vazgeçilmez olduğunu dile getiriyor. Ona göre sanat, bireysel ve toplumsal düzeyde motivasyonun ve pozitif enerjinin aktarılmasını sağlayan bir iletişim aracı. Ngue ise Afrika’da sanatsal rönesansın tarih boyunca hep bir yenilenme dönemine işaret ettiğini söylüyor: “Avrupa’da, Türkiye’de ve Japonya’da olduğu gibi, Afrika’da da sanatsal canlanma her zaman bir yeniden doğuşun habercisidir.”
AFRİKA KÜLTÜRÜNÜN YENİDEN SAHİPLENİLMESİ
Kültürel eleştirmen Nzouabet Kweto, sanat duyarlılığının kimlik bilincini inşa etmede ve zorluklarla baş etmede kilit rol oynadığını belirtiyor. Sanatın, güzelliği ve bilgiyi estetik biçimlerle aktardığını, toplumsal hafızayı güçlendirdiğini ve birlik duygusunu pekiştirdiğini ifade ediyor. Senegalli tarihçi ve antropolog Cheikh Anta Diop da sanatı, kuşaklar arası değer aktarımının ve kültürel yabancılaşmaya karşı direnişin aracı olarak görüyordu.
“Sanat estetik, etik ve bilgiyi birleştirerek kolektif bir bilinç yaratır,”
diyen Diop, bunun sağlam kurumların, kapsayıcı ekonomilerin ve dirençli kültürel kimliklerin, yani kalkınmanın üç temel direğinin, inşasında hayati önem taşıdığını vurguluyordu.
Kaynak: TRT Afrika