Angola hükümeti, Lobito Koridoru’nu ekonomik kalkınma için stratejik bir platforma dönüştürmeye yönelik bir Master Plan geliştirmeyi duyurdu. Bu girişim, 2025 Dünya Bankası (WB) ve Uluslararası Para Fonu (IMF) Yıllık İlkbahar Toplantıları’nda, Ulaştırma Bakanı Ricardo de Abreu tarafından Washington, D.C.’de açıklanmış olup, Angola’nın ekonomisini çeşitlendirme çabalarında önemli bir dönüm noktasını işaret ediyor.
LOBİTO KORİDORU: YATIRIMLAR İÇİN BİR MERKEZ OLMAYI HEDEFLİYOR
Bakan de Abreu, toplantılar sırasında yaptığı açıklamalarda, Lobito Koridoru’nu, tarım, imalat, turizm ve teknoloji gibi çeşitli sektörlerde özel sektör yatırımlarının çekileceği dinamik bir merkez haline getirmeyi hedeflediklerini belirtti. “Tarım, imalat, turizm ve teknoloji gibi sektörlerde yatırımların özel sektör aracılığıyla teşvik edilebileceği bir koridor yaratmayı planlıyoruz,” dedi. Lobito Koridoru, Angola’nın Atlas Okyanusu kıyısını Afrika’nın mineral zengini iç bölgelerine bağlayan lojistik önemiyle tarihsel olarak büyük bir değere sahiptir. Altyapının iyileştirilmesi ve yatırımların teşvik edilmesiyle, hükümet, Angola ve daha geniş Güney Afrika bölgesi için yeni ekonomik fırsatlar yaratmayı amaçlamaktadır.
YENİ EKONOMİK FIRSATLAR VE BÖLGESEL KALKINMA
Bakan de Abreu’ye göre, bu proje, sürdürülebilir ekonomik çeşitlenmenin ve büyümenin anahtarı olan gıda güvenliğini artırma potansiyeline sahiptir. Tarımsal üretimi artırma, imalat kapasitesini geliştirme ve turizm ile teknolojik yeniliği teşvik etme yoluyla Lobito Koridoru, bölgesel kalkınma için bir itici güç olabilir. İlkbahar toplantılarında Angola, ülkenin kalkınma gündemini finanse etmek için gerekli kaynakları mobilize etmek amacıyla Amerikan finansal kurumları ve uluslararası ortaklarla görüşmelerde bulundu. Lobito Koridoru için hazırlanan Master Plan, bu çabaların stratejik bir temeli olarak, Angola’yı dinamik, çeşitlendirilmiş ve dayanıklı bir ekonomi olarak konumlandırmayı hedefliyor. Ülke ilerledikçe, Lobito Koridoru’nun ekonomik bir güç merkezi haline gelmesi, Angola’nın uzun vadeli kalkınma stratejisinin tanımlayıcı bir özelliği haline gelecek ve bölgesel ve küresel ticaret ağlarına entegrasyonunu güçlendirecektir.