Migori İlçesi, Kenya’nın altın bakımından zengin bölgelerinden biri olup, nüfusunun büyük bir kısmı el sanatı ve küçük ölçekli madencilikle geçimini sağlıyor. Ancak bu bölgede giderek artan bir kriz yaşanıyor.
CIVA KİRLİLİĞİ TEHLİKELİ BOYUTLARA ULAŞTI
Friedrich Naumann Foundation for Freedom (FNF-Kenya) tarafından yapılan yeni bir araştırma, Migori’deki altın madenciliği faaliyetlerinin çevreye ve halk sağlığına büyük zararlar verdiğini ortaya koyuyor. Yapılan araştırmalar, altın işlemek için kullanılan cıva metalinin, su, toprak ve çevresindeki ekosistemleri hızla kirlettiğini gösterdi. 2024 Ekim ayında yapılan saha araştırmasında, su, toprak ve balıklarda cıva seviyelerinin, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Kenya Ulusal Çevre Yönetimi Kurumu (NEMA) tarafından belirlenen güvenli limitlerin çok üzerinde olduğu belirlendi.
CIVA SEVİYELERİ TEHLİKE ARZ EDİYOR
Madencilik alanlarına yakın su örneklerinde, cıva seviyelerinin içme suyu için belirlenen güvenli limitin 100 kat daha fazla olduğu tespit edildi. Toprak ve atıklarda ise cıva yoğunluğu, tarım için güvenli kabul edilen seviyelerin iki ila üç katına kadar çıktı. Bu, toksik metalin yerel gıda zincirine dahil olma riski taşıyor. Ayrıca, Nyangoto Nehri’nde yapılan testlerde, cıva seviyelerinin önerilen limitin 30 katına kadar yükseldiği belirlendi. Ancak, balıklarda şu ana kadar cıva izine rastlanmadı.
ALTIN MADENCİLİĞİNİN SOSYO-EKONOMİK ETKİLERİ
Araştırma, bölgedeki altın madenciliğinin daha geniş sosyal ve ekonomik etkilerini de ortaya koyuyor. Okul terk oranlarının arttığı, çocukların eğitim hayatlarını terk edip madencilik sektörüne katıldığı belirtiliyor. Ayrıca, erkeklerin yeraltı madenciliği yaptığı, kadınların ise taş kırma, yıkama ve altın çıkarma gibi işlerde çalıştığı, ancak kadınların daha düşük ücretler aldığı, cinsel tacize uğradığı ve karar alma süreçlerinde temsiliyet eksikliği yaşadığı ifade ediliyor.
CIVA KİRLİLİĞİNE KARŞI ACİL DÜZENLEYİCİ MÜDAHALE
Araştırma, Migori İlçesi’ndeki cıva kirliliğinin sağlık ve çevre üzerindeki tehditlerine karşı hemen düzenleyici müdahalelerin yapılması gerektiğini vurguluyor. Ayrıca, yerel halkın madencilik alanlarına yakın su kaynaklarını kullanmamaları ve kirlenme riskini azaltmaları gerektiği de raporda yer alıyor.
Raporda, sağlıklı madencilik uygulamaları için topluluklara yönelik eğitimlerin artırılması, cinsiyet eşitliği sağlanması ve düzenleyici denetimlerin güçlendirilmesi gerektiği ifade ediliyor.
SÜRDÜRÜLEBİLİR ÇÖZÜMLER GEREKİYOR
Bu çalışma, 2024 Ekim ayında gerçekleştirilen saha araştırmasında, madenciler ve paydaşlarla yapılan görüşmelerin yanı sıra çevresel testler de içeren bir dizi etkinliği kapsadı. Araştırma, el sanatı madenciliğinin sosyal, ekonomik ve çevresel zorluklarını belgelerken, bu zorlukları hafifletmek için sürdürülebilir çözümler önerdi.