Güney Afrika’da bir mahkeme, Nobel Barış Ödüllü siyasetçi ve apartheid karşıtı mücadeleci Şef Albert Luthuli’nin ölümünü yeniden incelemeye hazırlanıyor. 1967 yılında tren çarpması sonucu hayatını kaybeden Luthuli’nin ölümü o dönemde “kaza” olarak kaydedilmişti. Ancak ailesi ve insan hakları savunucuları yıllardır bu açıklamadan şüphe duyuyor. Yeni delillerin ortaya çıkmasıyla birlikte, ölümün arkasında daha derin bir örtbas olabileceği ihtimali yeniden gündeme geldi.
ÖLÜMÜNÜN ÜZERİNDEN 57 YIL GEÇTİ
Şef Albert Luthuli, 1960 yılında Nobel Barış Ödülü kazanarak bu ödüle layık görülen ilk Güney Afrikalı oldu. Luthuli, o dönem beyaz azınlık rejimiyle mücadele eden Afrika Ulusal Kongresi’nin (ANC) lideriydi. Apartheid’e karşı verdiği kararlı mücadele nedeniyle hükûmet tarafından ev hapsine alınmış, kamusal hayata katılması ve siyaset yapması yasaklanmıştı. 1967’de, KwaZulu-Natal bölgesindeki Groutville’de bir trenin çarpması sonucu öldü. Soruşturmada ölümün “kaza” olduğu bildirildi ancak bu açıklama hiçbir zaman kamuoyunu ikna etmedi.
Luthuli ailesi ve hak savunucuları, ölümün tesadüfi olmadığını ve devlet güçleri tarafından organize edilmiş olabileceğini öne sürüyor. Luthuli’nin torunu Albert Mthunzi Luthuli, Güney Afrika basınına verdiği demeçte, “Büyükbabamın öldürülmesine karıştığından şüphelendiğimiz çok sayıda kişi vardı. Soruşturmanın yeniden açılmasından memnuniyetle duyuyoruz” dedi.
Ulusal Savcılık Otoritesi (NPA) ise mahkemeye sunulacak yeni kanıtlarla, 1967’deki ilk soruşturmanın sonuçlarının geçersiz kılınmasını talep edeceklerini duyurdu. NPA, ilk soruşturmanın Güney Afrika Demiryolları çalışanları ya da diğer kişiler hakkında herhangi bir cezai sorumluluk bulamadığını da hatırlattı.
YENİDEN AÇILAN DİĞER DAVA: GRİFFİTHS MXENGE CİNAYETİ
Şef Luthuli dosyası, Güney Afrika’da yeniden açılan iki apartheid dönemi davasından biri. Diğeri ise 1981’de öldürülen avukat Mlungisi Griffiths Mxenge’nin cinayetiyle ilgili. Mxenge, 45 kez bıçaklanarak ve boğazı kesilerek öldürülmüştü. 1982’deki ilk soruşturma sonuçsuz kalmıştı. Ancak 1991 yılında apartheid rejiminin özel bir suikast timinde görev yapan Butana Almond Nofemela, Mxenge ve yedi ANC üyesini daha öldürdüğünü itiraf etti.
Nofemela, tim komutanı Dirk Coetzee ve David Tshikalange ile birlikte suçlu bulunmuş, ancak daha sonra Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu (TRC) tarafından affedilmişti. Adalet Bakanlığı, soruşturmanın yeniden açılmasına gerekçe olarak “TRC’ye sunulmamış kritik bilgilerin” ortaya çıkmasını gösterdi.
APARTHEİD’İN GÖLGESİ HALA HİSSEDİLİYOR
Güney Afrika’da bu tür soruşturmalar, yalnızca bireysel ölümlerin ardındaki gerçekleri açığa çıkarmakla kalmıyor, aynı zamanda apartheid dönemindeki sistematik şiddetin ve devlet destekli suikastların üzerindeki sis perdesini de aralamayı amaçlıyor. Uzmanlara göre, geçmişin aydınlatılması ülkenin demokratikleşme süreci ve toplumsal adalet açısından büyük önem taşıyor.
Gözlemciler, bu soruşturmaların sonucunda devletin geçmişteki sorumluluklarını daha açık biçimde üstlenmesinin beklendiğini ve yeni tazminat taleplerinin de gündeme gelebileceğini ifade ediyor.