Jacqui Goegebeur, Belçika’nın Ruanda, Burundi ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ndeki sömürge yönetimi sırasında annelerinden sistematik olarak kaçırılan binlerce “Metis” çocuğundan biriydi. Goegebeur, kendisi gibi Metis kişilere ulaşarak bu konuda bir farkındalık oluşturmaya çalışıyor. Metis aktivisti, Belçika’nın bu tarihi ayıbının bedeline ödemesine yönelik çalışmalara öncülük ediyor.
TAZMİNAT TALEBİ
Aralık 2024’te Brüksel Temyiz Mahkemesi, Belçika’yı Jacqui Goegebeur ve benzeri Metis çocuklarına karşı muamelesi nedeniyle insanlığa karşı suçlardan sorumlu tutarak, devletin tazminat ödemesine karar verdi. Mahkeme, Belçika hükümetinin, bu çocukların anneleriyle olan bağlarını koparmasının ve kimliklerinin zarar görmesinin bedelini ödemesi gerektiğini belirtti.
BİR ÇOCUĞUN KAYBOLUŞU
Jacqui, Ruanda’nın Kigali kentinde, Afrikalı bir anne ve Belçikalı bir babanın çocuğu olarak dünyaya geldi. Ancak o yıllarda Ruanda, Belçika’nın sömürgesi altındaydı. Belçikalı yetkililer, ırk ayrımcılığı yaparak ırklar arası evlilikleri yasaklıyordu. Jacqui “Metis” olarak sınıflandırıldı, yani hangi gruba ait olduğunu bilmeyen bir çocuktu.
Babası vefat ettikten sonra, Belçikalı yetkililer, annesinin Afrikalı olması nedeniyle Jacqui ve kardeşini sistematik olarak ayırdılar. Jacqui, kardeşinden ayrı bir yatılı okula yerleştirildi. Annesi, çocuklarını almak için her yolu denedi ama engellendi. Jacqui’nin hayatı, Belçika’ya gönderildikten sonra çok daha zorlaştı.
SÖMÜRGE PROJESİNİN KURBANI OLMAK
Jacqui, 3 yaşına geldiğinde ve kız kardeşi 5 yaşındayken, sömürge yetkilileri tarafından “bağımsız” olarak kabul edildiler ve annelerine artık ihtiyaç duymadıkları düşünülerek kız kardeşlere el konuldu. Polis emriyle, iki çocuk, bir kuruma yerleştirildiler. Yaklaşık altı ay burada kaldıktan sonra, Jacqui, Belçika’ya gönderildi ve burada bir koruyucu aileye verildi. Kız kardeşi ise başka bir şehirdeki başka bir aileye verildi. Ailelerin sistematik olarak ayrılması, bu süreçte karşılaşılan en büyük zorluklardan biriydi.
KORUYUCU AİLE ZORLUKLARI
Jacqui Belçika’da sahil kasabasında büyüdü, ancak burada da kendini izole edilmiş hissetti. Koruyucu ailede yaşadığı zorluklar, ona sürekli bir olduğu yere yabancılaşma duygusu yaşattı. 11 yaşındayken, kendi kimliğiyle ilgili belgeleri buldu ve şok oldu. Doğum belgesinde, kendisinin “gayri meşru çocuk” olarak tanımlandığını öğrendi. Bu durum, yıllarca içinde taşıdığı kimlik sorununu derinleştirdi.
16 yaşına geldiğinde, koruyucu ailesinin yanında yaşamaya devam etti. Ancak üniversiteye gitmek için Gent’e taşındığında, hayatı daha farklı bir yöne evrildi. Jacqui, geçmişiyle yüzleşmeye başladı ve aktivizmle tanıştı. Kadın sığınma evlerinde ve çocukların yaşadığı sorunlarla ilgili forumlar kurarak, toplumsal sorunlara çözüm aramaya başladı.
Jacqui, yıllar sonra annesini bulmaya karar verdi. 21 yaşında, Ruanda’ya gidip annesini aradı. Ancak karşılaştığı manzara, beklentilerinin çok ötesindeydi. Annesiyle yaptığı görüşme, Jacqui için duygusal bir çöküşe yol açtı. Annesi, kendi hayatı hakkında yalan söyledi ve Jacqui, bu yüzleşmeden sonra bir daha geri dönmemeye karar verdi.
METİS ÇOCUKLARININ YAŞADIĞI ZORLUKLAR
Metis çocuklarının hayatları, büyük bir travma ve kimlik bunalımıyla mücadele içinde geçiyor. Bu çocuklar, çok kültürlü kimliklerini ve aile bağlarını kaybettiler. Belçika’da, çeşitli toplumlar arasında köprü kurarak, Metis çocuklarının hikayelerini anlatmaya başladılar. Jacqui’nin de katkı sağladığı “The Bastards of Colonisation” adlı kitap, bu konuda farkındalık yaratmayı başardı.
Jacqui ve arkadaşları, Metis çocuklarının hikayelerini duyurmak amacıyla Brüksel, Gent ve Anvers’te çeşitli hikayelere sahip insanları bir araya topladılar. Bu çalışmalar, Belçika’da ve diğer ülkelerde büyük yankı uyandırdı. Metis çocukları, Belçika hükümetinden tazminat talep ediyor. Bu sürecin, geçmişin anlaşılmasına yardımcı olacak fonlu araştırmalarla desteklenmesini istiyorlar.
METİS NEDİR?
Metis, genellikle farklı ırk ve etnik kökenlerden gelen ebeveynlerin çocuklarını tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Özellikle Belçika’nın sömürge dönemi sırasında, Afrikalı anneler ile Belçikalı babaların çocukları Metis olarak adlandırılmış ve çoğu zaman kimlik bunalımıyla, ailelerinden uzak bir şekilde büyütülmüştür. Bu çocuklar, kültürel ve sosyal ayrımcılıkla karşılaşarak büyük zorluklar yaşamış ve toplumsal anlamda çoğu zaman kimliklerini inşa etmekte güçlük çekmişlerdir. Sömürge döneminin etkisiyle, Metis çocukları hem kendi kökenleriyle hem de içinde bulundukları toplumla bir bağ kurmakta zorlanmışlardır.
Kaynak: ALJAZİRAA