Close Menu
    Popüler Haberler

    Nijer’de trafik kazası: 2 Türk gönüllü hayatını kaybetti

    Haziran 8, 2025

    Almanya merkezli Umut e.V. Derneği’nin gönüllüsü olarak Kurban Bayramı organizasyonuna katılmak üzere Nijer’de bulunan Ömer…

    TDV gönüllüleri Mozambikli çocuklara bayram harçlığı dağıttı

    Haziran 8, 2025

    İnsan Vakfı Başkanı Nas: Kurban sadece ibadet değil umut taşıyan bir iyilik köprüsüdür

    Haziran 8, 2025

    Sudan Başbakanı İdris’in ilk resmi teması Türkiye’ye oldu

    Haziran 7, 2025
    Facebook X (Twitter) Instagram
    SON DAKİKA:
    • Osimhen, Al-Hilal’in 45 milyon Euro’luk teklifini reddetti
    • Onuachu krizi: Southampton teklifi yetersiz buldu
    • Filistin için yola çıkan kurbanlar Togo’da kesildi
    • Nijer’de trafik kazası: 2 Türk gönüllü hayatını kaybetti
    • Senegalli aktivist sörfçü Thiaw’dan ”sıfır atık” seferberliği
    • Ruanda CEEAC’tan ayrıldı
    • TDV gönüllüleri Mozambikli çocuklara bayram harçlığı dağıttı
    • İnsan Vakfı Başkanı Nas: Kurban sadece ibadet değil umut taşıyan bir iyilik köprüsüdür
    WaJ TürkiyeWaJ Türkiye
    • ÖNE ÇIKANLAR

      Orta Çağ’ın mirası kumların altında yok oluyor : Oualata

      Mayıs 26, 2025

      Afrika’nın kalbinde: Okavango Deltası’nda vahşi yaşam

      Mayıs 25, 2025

      Binlerce dil, milyonlarca kimlik: Afrika’da çeşitliliğin haritası

      Mayıs 25, 2025

      Hoşgörü ve uzlaşı için bir ömür: Desmond Tutu

      Mayıs 23, 2025

      Amílcar Cabral: Devrimin sessiz mimarı, Bağımsızlığın Bilgesi

      Mayıs 22, 2025
    • POLİTİKA

      Nijer’de trafik kazası: 2 Türk gönüllü hayatını kaybetti

      Haziran 8, 2025

      TDV gönüllüleri Mozambikli çocuklara bayram harçlığı dağıttı

      Haziran 8, 2025

      İnsan Vakfı Başkanı Nas: Kurban sadece ibadet değil umut taşıyan bir iyilik köprüsüdür

      Haziran 8, 2025

      Sudan Başbakanı İdris’in ilk resmi teması Türkiye’ye oldu

      Haziran 7, 2025

      Kızıldeniz’e Mısır-Suud köprüsü geliyor

      Haziran 7, 2025
    • RÖPORTAJ
    • GÖRÜŞ
    • İŞ DÜNYASI

      Afrikalı girişimcilerden kalkınma çağrısı

      Haziran 4, 2025

      AFEX’25 İş Fuarı İstanbul’da gerçekleşecek

      Mayıs 31, 2025

      Yabancı yatırımcılar için fırsatlar ülkesi: Fildişi Sahili

      Mayıs 29, 2025

      CTC Grup’tan Sierra Leone’de maden ve liman yatırımı

      Mayıs 28, 2025

      Kenya hükümeti Safaricom’daki hisselerinin bir kısmını satıyor

      Mayıs 26, 2025
    • YAŞAM
    • KÜLTÜR

      Senegal’de bayram öncesi kurbanlıklar okyanusta yıkandı

      Haziran 4, 2025

      Cezayir direnişinin sembolü “Busaadi” bıçağına bayramda yoğun ilgi

      Haziran 3, 2025

      Türk kahvaltısı Gambiya’da tanıtıldı

      Haziran 2, 2025

      İstanbul’da “Afrika Günü” kadınların emekleriyle kutlandı

      Haziran 1, 2025

      Fildişili gençler Türkçe öğreniyor

      Haziran 1, 2025
    WaJ TürkiyeWaJ Türkiye
    Anasayfa»Afrika Gündemi»Kongo ve Ruanda arasındaki gerilim derinleşiyor

    Kongo ve Ruanda arasındaki gerilim derinleşiyor

    Tunç Demirtaş Daily Sabah'taki yazısında, Kongo Demokratik Cumhuriyeti ile Ruanda arasındaki uzun süredir devam eden gerilimin, bölgesel güç mücadelesi ve küresel aktörlerin ekonomik ve askeri çıkarları üzerindeki etkilerini kapsamlı bir şekilde analiz ediyor.
    Mart 14, 2025Güncelleme:Mart 14, 20255 Dk Okuma Süresi
    Facebook Twitter Pinterest LinkedIn Tumblr Email Telegram Copy Link
    Paylaş
    Facebook WhatsApp Twitter LinkedIn Pinterest Email Copy Link Telegram

    Kongo Demokratik Cumhuriyeti ile Ruanda arasındaki gerilim, 1994 Ruanda Soykırımı‘na kadar uzanıyor. Soykırım sonrası Tutsi liderliğindeki Ruanda Vatansever Cephesi yönetimi ele geçirirken, Hutu milisleri ve aşırılık yanlıları Kongo’ya kaçtı. Bu durumu güvenlik tehdidi olarak gören Ruanda, 1996 ve 1998 yıllarında Kongo’ya müdahalede bulundu. O tarihten bu yana, Kongo’nun doğu bölgesi sürekli olarak 23 Mart Hareketi (M23) isyancı grubunun faaliyetlerine sahne oldu.

    M23’ÜN ROLÜ VE STRATEJİK ÇIKARLAR

    M23, Kongo topraklarında faaliyet gösteren en önemli silahlı gruplardan biri olarak öne çıkıyor ve Ruanda tarafından desteklendiği iddia ediliyor. Resmi olarak “Tutsi nüfusunu koruma” amacı güttüğünü öne süren M23’ün asıl faaliyetleri, Kongo’nun doğusundaki stratejik maden bölgelerinin kontrolünü ele geçirmeye yönelik. Goma ve Bukavu gibi şehirlerin M23’ün eline geçmesi, bölgedeki fiili hakimiyetin büyük ölçüde isyancıların elinde olduğu anlamına geliyor.

    DOĞU AFRİKA’DA GÜÇ MÜCADELESİ

    Kongo-Ruanda arasındaki gerilim sadece iki ülkeyle sınırlı değil. Kenya, Uganda, Burundi, Güney Afrika ve Tanzanya gibi bölgesel aktörler de doğrudan veya dolaylı olarak bu çok aktörlü çatışma ağına dahil olmuş durumda. M23, Kongo’nun doğusundaki toprakları ele geçirmenin yanı sıra bu bölgelerdeki değerli maden kaynakları üzerinde de kontrol sağlamaya çalışıyor. Kongo hükümeti ise M23’e karşı mücadele ederek iç politikada gücünü pekiştirmek ve uluslararası toplumdan daha fazla destek almak istiyor. Öte yandan, Ruanda ve M23 ile tarihsel olarak yakın ilişkileri bulunan Uganda, kendi çıkarlarına göre Kongo ordusu ile M23 arasında denge politikası izleyebiliyor.

    Doğu Afrika Topluluğu (EAC) genellikle Kongo’nun tarafında yer alsa da, bölgedeki çatışmaların çözümüne yönelik sınırlı katkı sunabiliyor. Güney Afrika Kalkınma Topluluğu (SADC) ise, SAMIDRC barış misyonu aracılığıyla Kongo’ya askeri destek sağlıyor. Ancak SADC üyesi ülkelerin karşılaştığı lojistik ve askeri kısıtlamalar, Kongo’ya verdikleri desteğin etkisini sınırlıyor. Bölgedeki mevcut kriz, Kongo’nun doğusunda bir güç boşluğunun oluşma riskini artırıyor ve bu durumun bölgesel bir savaşa dönüşme ihtimali giderek yükseliyor. Eğer Ruanda’nın M23’e yönelik desteğinin arttığına dair raporlar doğruysa, bu durum bölgedeki güvenlik risklerini derinleştirecek ve diğer aktörleri daha doğrudan müdahaleye yöneltecektir.

    KÜRESEL AKTÖRLERİN ÇIKARLARI

    Bölgede devam eden kriz, küresel aktörlerin çıkarlarını doğrudan etkileyebilir. Özellikle ekonomik kaynaklar, ABD ve Çin gibi güçlerin çatışmaya daha fazla müdahil olmasına yol açabilir. ABD’nin, bölgesel çıkarlarını korumak için Ruanda ile bağlarını güçlendirmesi beklenirken, aynı zamanda Çin’in Kongo’daki madencilik varlığını dengelemek amacıyla Kongo hükümetiyle de yakın ilişkiler geliştirdiği söyleniyor. Ancak bu politikanın sürdürülebilirliği belirsizliğini koruyor.

    ABD ve Avrupa arasındaki mevcut stratejik öncelik farkları, bölgedeki istikrarsızlığı daha da derinleştirme potansiyeli taşıyor. Batılı ülkeler, Çin’in Kongo’daki ekonomik etkisini sınırlandırmak amacıyla bir araya gelmeye çalışsa da, ABD ve Avrupa arasındaki anlaşmazlıklar, bölgede ortak bir strateji oluşturulmasını zorlaştırıyor. Fransa ise hem Ruanda ile ekonomik ilişkilerini sürdürmek hem de Kongo ile yakın bağlarını korumak adına denge politikası izliyor.

    SAVAŞ EKONOMİSİ VE DOĞAL KAYNAKLARIN ROLÜ

    Kongo, dünyanın en zengin yer altı kaynaklarına sahip ülkelerden biri olmasına rağmen, bu zenginlik barış ve refah yerine savaş ve istikrarsızlığı besliyor. Altın, koltan, tantalit ve diğer stratejik mineraller, küresel teknoloji devleri için vazgeçilmez hammaddeler arasında yer alıyor. Ancak bu minerallerin çıkarılması ve satışı büyük ölçüde savaş ekonomisine dayanıyor. M23, bölgede yaşayan Tutsi nüfusunun haklarını koruma iddiasıyla ortaya çıkmış olsa da, gerçekte bölgedeki doğal kaynaklardan elde ettiği ekonomik güçle varlığını sürdürüyor. Özellikle Rubaya’daki koltan madenlerini ele geçirmesi, M23’ün finansal gücünü büyük ölçüde artırdı. Günümüzde M23’ün finansal kaynakları üç temel kanala dayanıyor:

    1. Madenlerden toplanan vergiler ve harçlar

    2. Bölgede yasadışı ticaretin kontrolü

    3. Doğrudan uluslararası pazara yapılan mineral satışları

    Bu sistem, savaşın sadece askeri değil aynı zamanda ekonomik bir boyuta da sahip olmasına neden oluyor. M23 gibi gruplar, yerel kaynakları kontrol ederek savaş ekonomileri oluştururken, KDC ordusu bu genişlemeyi durdurmak için mücadele ediyor. Kongo’daki savaş ekonomisi sadece yerel aktörlerle sınırlı değil. Dünyanın önde gelen teknoloji şirketleri de dolaylı olarak bu sistemin bir parçası haline geliyor. Koltan ve tantalit gibi mineraller, akıllı telefonlardan bilgisayarlara, bataryalardan uzay teknolojilerine kadar birçok alanda kullanılıyor. Küresel devler için bu minerallerin tedarik zinciri büyük önem taşıyor. 2010 yılında ABD ve Avrupa Birliği, bu minerallerin kullanımını düzenlemek için yasal düzenlemeler getirdi. ABD’de kabul edilen Dodd-Frank Yasası, tedarik zincirinde şeffaflığı zorunlu kılsa da, uygulamada bu denetimler yetersiz kalıyor. KDC’de işlenen mineraller genellikle Ruanda üzerinden uluslararası pazara kaçırılıyor, bu da gerçek kaynaklarının izini sürmeyi zorlaştırıyor.

    BÖLGESEL VE KÜRESEL FELAKETİN ÖNÜNE GEÇMEK

    KDC’deki kriz büyümeye devam ederse, yalnızca Kongo ve Ruanda için değil, tüm bölge için bir felaket senaryosu ortaya çıkabilir. Çatışmaların kontrol altına alınamaması, büyük güçlerin askeri ve ekonomik çıkarlarını korumak amacıyla doğrudan ya da dolaylı müdahalede bulunmasına yol açabilir. Uzun vadede, KDC’deki doğal kaynakların şeffaf bir şekilde denetlenmesi ve bölgesel barış girişimlerinin güçlendirilmesi, savaş ekonomisini sona erdirmenin anahtarı olacaktır.

    Bölgesel istikrarın sağlanması için barış diplomasisine önem veren aktörlerin, özellikle Türkiye gibi ülkelerin çözüm sürecinde yapıcı bir rol üstlenmesi faydalı olabilir. KDC’de yaşananlar, sadece bir ülkenin iç meselesi olmanın ötesinde, küresel sistemin nasıl işlediğini anlamak açısından da önemli bir örnek teşkil ediyor. Bu kriz, küresel ekonomiden diplomasiye kadar pek çok alanı etkileme potansiyeline sahip. Eğer gerekli adımlar atılmazsa, bu çatışma sadece bölgesel değil, küresel ölçekte de büyük insani ve ekonomik sonuçlar doğurabilir.

    Kaynak: Daily Sabah

    Kongo Demokratik Cumhuriyeti Ruand
    Önceki HaberGambiya’nın asırlık “kutsal” kapok ağacı
    Sonraki Haber Senegal Büyükelçisi Diop’tan Türk yatırımcılara davet

    Benzer Haberler

    Filistin için yola çıkan kurbanlar Togo’da kesildi

    Haziran 8, 2025

    Nijer’de trafik kazası: 2 Türk gönüllü hayatını kaybetti

    Haziran 8, 2025

    Senegalli aktivist sörfçü Thiaw’dan ”sıfır atık” seferberliği

    Haziran 8, 2025

    Ruanda CEEAC’tan ayrıldı

    Haziran 8, 2025

    TDV gönüllüleri Mozambikli çocuklara bayram harçlığı dağıttı

    Haziran 8, 2025

    İnsan Vakfı Başkanı Nas: Kurban sadece ibadet değil umut taşıyan bir iyilik köprüsüdür

    Haziran 8, 2025

    Son Haberler

    Osimhen, Al-Hilal’in 45 milyon Euro’luk teklifini reddetti

    Haziran 8, 2025

    Onuachu krizi: Southampton teklifi yetersiz buldu

    Haziran 8, 2025

    Filistin için yola çıkan kurbanlar Togo’da kesildi

    Haziran 8, 2025

    Nijer’de trafik kazası: 2 Türk gönüllü hayatını kaybetti

    Haziran 8, 2025

    Senegalli aktivist sörfçü Thiaw’dan ”sıfır atık” seferberliği

    Haziran 8, 2025

    Ruanda CEEAC’tan ayrıldı

    Haziran 8, 2025

    TDV gönüllüleri Mozambikli çocuklara bayram harçlığı dağıttı

    Haziran 8, 2025

    İnsan Vakfı Başkanı Nas: Kurban sadece ibadet değil umut taşıyan bir iyilik köprüsüdür

    Haziran 8, 2025
    Facebook X (Twitter) WhatsApp Instagram

    Kuzey Afrika

    • Mısır
    • Fas
    • Tunus
    • Cezayir
    • Libya
    • Sudan
    • Cibuti

    Doğu Afrika

    • Kenya
    • Tanzanya
    • Etiyopya
    • Uganda
    • Ruanda
    • Somali
    • Mauritius

    Orta Afrika

    • Kamerun
    • Kongo
    • Çad
    • Gabon
    • Ekvator Ginesi
    • Angola
    • Orta Afrika Cumhuriyeti

    Güney Afrika

    • Güney Afrika Cumhuriyeti
    • Namibya
    • Botsvana
    • Zimbabve
    • Mozambik
    • Zambiya
    • Angola

    Batı Afrika

    • Nijerya
    • Gana
    • Senegal
    • Fildişi Sahili
    • Mali
    • Cape Verde
    • Benin
    © 2025 Wall Africa Journal All rights reserved.
    • Gizlilik Politikası
    • Kullanım Şartları
    • Ortaklık Programı

    Arama metnini yukarı yazın ve Enter'a basın. İptal etmek için Esc yapın.