Gana’nın 1966 darbesi, yalnızca bir iç mesele değil, uluslararası güçlerin de etkili olduğu bir siyasi operasyondu. Sonradan gün yüzüne çıkan belgeler, özellikle İngiltere’nin bu süreçte nasıl aktif bir rol oynadığını ortaya koyuyor. Siyasi istikrarsızlık yaratmak, kamuoyunu manipüle etmek ve hükümeti devirmek için kullanılan örtülü operasyonlar, Gana’daki değişimin yalnızca yerel dinamiklerle açıklanamayacağını gösteriyor.
GİZLİ BELGELER ORTAYA ÇIKTI
Gana’nın 1966 darbesi uzun yıllar boyunca bir iç mesele olarak görülse de sonradan ortaya çıkan belgeler olayın perde arkasında yabancı güçlerin de rol oynadığını gösteriyor. Özellikle İngiltere’nin yürüttüğü örtülü operasyonlar, Gana’daki siyasi dengeleri değiştirmede kritik bir rol oynadı. Yeni deşifre edilen resmi belgeler ve uzman görüşleri, bu sürecin nasıl şekillendiğine dair önemli ipuçları sunuyor.
İNGİLİZ PROPAGANDA MAKİNESİ
Araştırmacı gazeteci Mohamed El Morsy’ye göre, ortaya çıkan belgeler, Nkrumah hükümetinin devrilmesini kolaylaştırmak için kasıtlı olarak bir kriz atmosferi oluşturulduğunu gösteriyor. Belgelerde, “Nkrumah’ın hükümetinin düşmesini sağlayacak bir ortam yaratmak” amacıyla psikolojik savaş tekniklerinin, propagandanın ve manipülatif bilgi yayma yöntemlerinin kullanıldığı belirtiliyor.
İngiliz yetkililer, Gana’da ve uluslararası kamuoyunda Nkrumah karşıtı bir hava yaratmak için sahte gruplar ve yayınlar organize etti. Operasyonlar kapsamında şu taktikler uygulandı:
- Anti-komünist içerikler içeren broşürler, mektuplar ve sahte gazeteler yayımlandı.
- Gençlik hareketleri ve muhalif grupların adını kullanarak sahte bildiriler hazırlandı.
- Afrika ve Avrupa’daki Ganalı öğrencilere ulaştırılmak üzere propaganda materyalleri üretildi.
- The African Review gibi sol eğilimli görünen ancak aslında İngiltere tarafından finanse edilen yayınlar aracılığıyla Nkrumah karşıtı makaleler yayımlandı.
NKRUMAH NEDEN HEDEF ALINDI
Kwame Nkrumah yalnızca Gana’nın gelişimini hızlandırmakla kalmayıp, tüm Afrika kıtasının sömürgecilik sonrası dönemde bağımsız ve güçlü bir birlik oluşturması için çaba sarf etti. Güney Afrika’daki ırk ayrımcılığına, Rodezya’daki beyaz yönetimine ve Batı destekli hükümetlere açıkça karşı çıktı. Gana’yı, devrimci hareketlerin destek bulduğu bir merkez haline getirdi ve bu durum Batılı devletleri rahatsız etti.
Nkrumah’ın Neo-Colonialism The Last Stage of Imperialism adlı kitabı, Batı’nın Afrika üzerindeki ekonomik tahakkümünü ve gizli sömürgecilik yöntemlerini ifşa ediyordu. Bu kitabın yayımlanmasıyla birlikte İngiltere ve ABD, Nkrumah’ı devirmek için daha agresif adımlar atmaya başladı.
Kitapta şu ifadeler yer alıyordu:
“Yeni sömürgecilik, sömürülen devletin teorik olarak bağımsız gözükmesine rağmen ekonomik sisteminin ve politikalarının dışarıdan yönlendirilmesiyle karakterizedir.”
Nkrumah, IMF, Dünya Bankası ve büyük uluslararası şirketlerin Afrika üzerindeki etkisini eleştirerek kıtanın gerçek bağımsızlığına ulaşmasını savundu. Ancak bu çıkışı, onun devrilme sürecini hızlandıran unsurlardan biri oldu.
DARBEDEN SONRA BATI’NIN KAZANCI
1966 darbesiyle Nkrumah görevden uzaklaştırıldı ve Gana’da Batı’nın çıkarlarına daha uygun bir yönetim kuruldu. İngiltere ve ABD, bu süreçten faydalanarak Afrika’daki ekonomik ve siyasi etkilerini güçlendirdi.
Ortaya çıkan belgeler, Batılı devletlerin yalnızca askeri darbeler yoluyla değil, aynı zamanda uzun vadeli psikolojik savaş ve propaganda yöntemleriyle de Afrika’daki siyasi dengeleri yönlendirdiğini gösteriyor. İngiltere’nin Gana darbesindeki rolü, Batı’nın kıta üzerindeki kontrol mekanizmalarından yalnızca biri olarak tarihe geçti.